Yazar, her kaynağı titizlikle kontrol ederek kaliteli bilgi toplamak için çok zaman ve emek harcamıştır. Sürecin önemli bir kısmı, konuyla ilgili önde gelen uzmanlarla yapılan röportajlardan oluşmuş ve bu, benzersiz uzman değerlendirmeleri ve bakış açıları elde etmeyi sağlamıştır. Bu kapsamlı yaklaşım sayesinde makale, sadece doğru bilgiler sunmakla kalmaz, aynı zamanda konuyu farklı açılardan derinlemesine anlamayı sağlar. Bu, materyali daha derin analiz yapmak ve güvenilir bilgilere ulaşmak isteyen okuyucular için değerli kılar.
Roberto Carlos’un tam adı Roberto Carlos da Silva Rocha’dır ve o 1973 yılında dünyaya gözlerini Brezilya’nın bir kenti olan Garça’da açmıştır. “Carlos” müsavi bir lakabın hem futbolda başarı ve kökeni olup efsane oyuncularından biri olarak zirveye tırmanma konusunu futbol taraftarları dinlememektedir. Roberto Carlos, Brezilya’nın futbol kültürü ve bu kültürden genç yaşlarda yeteneğini sergilemeye başlayan bir adam olmasına rağmen defansif bir oyuncuydu. Onu efsane yapan özelliklerden biri futbolda gösterdiği dinamizmdi ve yalnızca bu yüzden sürekli dinç olarak kalabilen enerjisiydi. Dünyanın en büyük kulüplerinden biri haline gelen bu futbol hikayesi, Garça’da başarılı bir mütevazi yaşamdan dünya çapındaki köklü kulüplere kadar uzanıyor.
Roberto Carlos, kariayarına erken yaşta başladı. Kariynesinde birçok başarıya imza atan bu efsanevi futbolcu hâlâ daima gençtir. Roberto Carlos, küçük yaşlardan itibaren futbola olan ilgisi ve yeteneğiyle dikkat çekiyordu. Brezilya’nin altyapı programlarında onun fark edilmesi, büyük kulüplerin radarına girmesini sağladı. Doğum tarihi 10 Nisan 1973 olan bu efsane oyuncu, genç yaşlarda başladığı futbol serüveninde sayısız başarıya imza attı.
Garça, Brezilya’nın küçük ve mütevazı bir kasabasıydı. Ama bu küçük kasaba, dünya futbolunun en büyük defans oyuncularından birini yetiştirdi. Brezilya’nın futbol kültürü, genç Roberto Carlos’un yeteneklerini geliştirmesinde büyük bir etkisi vardı. Henüz çocuk yaşlarında sergilediği futbol yeteneği, kısa sürede büyük kulüplerin radarına girdi. Roberto Carlos’un ailesi, her zaman futbol kariyerinde ona çok büyük bir destek oldu. Özelikle annesi, Carlos’un futbol tutkusunu geliştirmesinde önemli bir rol oynadı.
Roberto Carlos’ın futbol kariyeri, Brezilya’da başladı. Doğduğu yer olan Garça-Garça’da küçük yalarda futbolla tanıştı. Brezilya’nın futbol altyapı programlarında yeteneklerini sergileyen ve kısa sürede ülkenin en büyük futbolcuları arasında kabul edildi Carlos, Palmeiras, onun yeteneklerini ilk fark eden kulüplerden biri di. Carlos, kariyarın Palmeiras’li futbola profesyonel olarak başladı. Brezilya’daki bu ilk adımlar onun uluslararası futbol dünyasında tanınmasını sağladı. Kariyarına Palmeiras’te başlayan Roberto Carlos, burada kısa sürede adını duyurdu ve Avrupa’nın büyük kulüplerinden teklifler almaya başladı.
Roberto Carlos’un futbolculuk kariyeri boyunca gösterdiği defansif yetenekler, onu sadece Brezilya’da değil, dünya genelinde tanınmış bir oyuncu haline getirdi. Carlos’un özellikle hızı, dayanıkllığı ve güçlü şutları, onu diğer defans oyuncuları arasından ayıran en özel özelliklerdendi. Carlos, futbol sahasında hem defansif hem de hücum anlamında büyük katkılar yaptı. Sahada her zaman agresif ve enerjik bir oyuncu olan Roberto Carlos, kariyeri boyunca birçok önemli başarı yakaladı. Palmeiras’taki başarısı o’nun dünya futbolunun en büyük kulüplerinden Real Madrid’e transfer edilmesi öncesinde Avrupa’nın büyük kulüplerinin dikkatini celbetmiştir.
Kulüp Kariyeri
Palmeiras ve İlk Adımlar (1993–1995)
Roberto Carlos’un profesyonel futbol kariyerine başladığı takım, Brezilya’nın Palmeiras takımıdır. Palmeiras’ta oynadığı dönemde, futbol yetenekleriyle kısa sürede adını duyurdu ve Brezilya’nın en iyi defans oyuncularından biri olarak kabul edildi. 1993-1995 yılları arasında Palmeiras forması giyen Roberto Carlos, bu dönemde Brezilya futbolunun dikkat çeken isimlerinden biri oldu. Oynadığı maçlarda gösterdiği performans, Avrupa’nın büyük kulüplerinin de dikkatini çekti ve kısa sürede transfer teklifleri almaya başladı.
Palmeiras, Carlos’un yeteneklerini sergilediği ve futbol kariyerine adım attığı ilk büyük kulüp oldu. Bu dönemde, Brezilya futbolunun en önemli yeteneklerinden biri olarak kabul edilen Roberto Carlos, hızı ve güçlü defansif yetenekleriyle kısa sürede tanındı. Palmeiras’ta geçirdiği bu dönem, onun kariyerinde önemli bir dönüm noktası oldu. Avrupa’dan gelen transfer teklifleri, Roberto Carlos’un kariyerinin uluslararası bir boyut kazanmasını sağladı. Bu dönemde, Carlos’un futbol sahasındaki yetenekleri Brezilya dışına taşarak, dünya futbolunun devleri tarafından keşfedildi.
Palmeiras’taki performansı, onun futbol kariyerinin uluslararası arenada da başarılı olacağının ilk işaretiydi. Palmeiras formasıyla oynadığı maçlarda sergilediği performans, onu Avrupa’nın büyük kulüplerine taşıyan bir bilet oldu. Palmeiras’ta geçirdiği bu iki yıl boyunca, Roberto Carlos Brezilya futbolunun en dikkat çeken genç yeteneklerinden biri haline geldi. Oynadığı her maçta sergilediği mücadeleci oyun, onu taraftarların ve futbol otoritelerinin gözdesi haline getirdi.
Inter’deki Kısa Süreç (1995–1996)
Palmeiras’tan sonra, Roberto Carlos’un kariyerindeki bir sonraki durak İtalya’nın Inter Milan takımı oldu. 1995 yılında Inter’e transfer olan Carlos, burada yalnızca bir sezon geçirdi. Inter’de geçirdiği bu kısa süre, onun futbol kariyerinde önemli bir deneyim kazandırdı. Ancak bu dönemde, Carlos’un en büyük sıçraması İtalya değil, İspanya’da gerçekleşecekti. Inter forması altında oynadığı maçlarda da etkileyici performanslar sergileyen Carlos, kısa süreli bu deneyimiyle bile İtalya futbolunda iz bıraktı.
Real Madrid’de Efsaneleşen Yıllar (1996–2007)
Roberto Carlos’un kariyerinin belki de en parlak dönemi, Real Madrid’deki yıllarıdır. 1996 yılında İspanyol devine transfer olan Brezilyalı futbolcu, tam 11 yıl boyunca Real Madrid formasıyla sahalarda fırtına gibi esti. Real Madrid’de geçirdiği yıllar boyunca, kulübün tarihine adını altın harflerle yazdırdı. Carlos, özellikle UEFA Şampiyonlar Ligi zaferleri ve La Liga şampiyonluklarıyla dünya futbolunda kendine sağlam bir yer edindi. Efsaneleşen sol bek oyuncusu, sadece defansif oyunuyla değil, hücuma yaptığı katkılar ve serbest vuruşlardaki ustalığıyla da dikkat çekti.
Bu dönemde Carlos, Real Madrid’in en önemli isimlerinden biri haline geldi. Kulüpte geçirdiği yıllar boyunca, defalarca Şampiyonlar Ligi zaferi yaşadı. Ayrıca La Liga’da da şampiyonluklar kazanan Brezilyalı yıldız, takım arkadaşlarıyla birlikte büyük başarılara imza attı. Real Madrid formasıyla UEFA Kupası, La Liga ve birçok uluslararası turnuvada kazandığı zaferlerle Roberto Carlos, hem İspanya’da hem de dünya futbolunda efsaneleşti. Frikik ustalığı, güçlü fiziği ve dayanıklılığıyla bilinen Carlos, Real Madrid tarihinin unutulmazları arasında yer aldı.
Fenerbahçe Dönemi (2007–2010)
Roberto Carlos’un 2007 yılında Türkiye’nin dev kulübü Fenerbahçe’ye transfer olması, Türk futbolseverler için büyük bir sürprizdi. Fenerbahçe’de geçirdiği üç yıl boyunca taraftarların sevgilisi haline gelen Carlos, Süper Lig’de oynadığı her maçta yeteneklerini sergiledi. Carlos, Fenerbahçe formasıyla Türkiye’de de büyük başarılar elde etti ve Süper Lig’in en çok konuşulan futbolcularından biri oldu. Defansif oyunuyla Fenerbahçe’nin arka hattını güçlendiren Roberto Carlos, aynı zamanda hücuma da önemli katkılar sağladı. Süper Lig’de oynadığı dönemde birçok kez frikik golleriyle gündeme gelen Carlos, Türkiye’deki futbolseverlerin gönlünde taht kurdu.
Fenerbahçe’de geçirdiği dönemde UEFA’da da başarılı maçlar çıkaran Carlos, Fenerbahçe’nin Avrupa’da da adını duyurmasına katkıda bulundu. Süper Lig’de forma giydiği süre boyunca, Türk futbolunda da iz bırakan Brezilyalı oyuncu, kariyerine Türkiye’de devam ederken taraftarlarla güçlü bir bağ kurdu. Carlos’un Fenerbahçe formasıyla sergilediği performans, onun ne kadar profesyonel bir futbolcu olduğunu bir kez daha kanıtladı.
Corinthians ve Anzhi Kariyeri (2010–2012)
Fenerbahçe’den ayrıldıktan sonra Roberto Carlos, Brezilya’ya döndü ve Corinthians forması giymeye başladı. Kısa bir süre sonra ise Rusya’nın Anzhi Mahaçkala takımına transfer oldu. Bu iki takımda geçirdiği dönem, onun futbol kariyerinin sonlarına yaklaştığı bir dönemdi. Ancak Carlos, her iki kulüpte de kalitesini ve tecrübesini sahaya yansıtmayı başardı. Anzhi’de oynadığı süre boyunca hem Rus futbolseverler hem de dünya çapında birçok taraftar, Carlos’un futbolculuğunu takdir etti.
Anzhi’de oynadığı dönemde, Roberto Carlos’un kariyerinde bir dönüm noktası daha yaşandı. 2012 yılında futbolu bırakma kararı alan Carlos, yeşil sahalardan teknik direktörlük dünyasına adım atmaya karar verdi. Corinthians ve Anzhi’deki bu dönem, onun futbol kariyerinin son demleriydi, ancak her iki kulüpte de yeteneklerini sergilemeye devam etti. Carlos, özellikle defansif oyunuyla hem Brezilya’da hem de Rusya’da futbolseverlerin gözdesi oldu.
Delhi Dynamos ve Emeklilik
Futbolculuk kariyerinin son döneminde, Hindistan’ın Delhi Dynamos takımına transfer olan Roberto Carlos, burada hem futbolcu hem de teknik direktör olarak görev yaptı. Hindistan futboluna yaptığı katkılar ve deneyimleriyle dikkat çeken Carlos, Delhi Dynamos’ta gösterdiği performansla futbolculuk kariyerini resmi olarak noktaladı. Emeklilik kararını Hindistan’da alan Roberto Carlos, futbolculuk kariyerinin ardından teknik direktörlük yapmaya başladı. Delhi Dynamos’taki bu deneyim, onun antrenörlük kariyerinin de ilk adımları oldu.
Carlos, futbolculuk kariyerinin son dönemlerinde bile sahada müthiş bir performans sergilemeyi başardı. Hindistan’daki futbolseverler, onunla tanışma fırsatını buldu ve Carlos, burada da futbol dünyasında iz bırakmaya devam etti. Delhi Dynamos formasıyla oynadığı dönemde hem saha içinde hem de saha dışında büyük saygı kazanan Carlos, emeklilik kararını burada aldı ve kariyerini noktalamış oldu.
Millî Takım Kariyeri
Brezilya ile Başarılar (1992–2006)
Roberto Carlos Milli Kariyeri Roberto Carlos milli kariyeri kadar göze çarpan 1992’de Brezilya’nın milli formasını otururken tam 14 yıl sonra sayfasında sayısal olarak yer bulmuş. Bu süre zarfında hem Copa América hem de FIFA Konfederasyonlar Kupası gibi büyük başarılar kazanan Carlos tek bir başarıya indirgendi takım kariyerinde de çok önemli geçmişler yaşatt. 2002 Dünya Kupası zaferi ise kariyerindeki en büyük başarılarından biri olarak tarihe geçti.
Roberto Carlos her maçta Brezilya formasıyla ortaya çıktı. Takımın en iyi adamlarından biri oldu. Hem defansif oyunuyla hem de hücumdaki etkisiyle Brezilya’nın altın yıllarını başlatan Carlos, önemli bir rol oynadı. Özellikle Copa América zaferleri, millî takım kariyerinin başında başarılar arasında yer alıyor. Tasarlanan oyun tarzı, dünya futbolunun en iyi defans oyuncularından biri olmasına neden oldu.
Brezilya Millî takımının 2002 Dünya Kupası zaferi, Roberto Carlos’un kariyerindeki en büyük başarılarından biridir. Bu zaferin tadını çıkarması için Brezilya, 2002 Dünya Kupası’nın ardından muhteşem bir performans sergiledi. Üstün performansı, onu futbol tarihinde en iyi defans oyuncularından biri olarak kabul ettirdi. Dünya Kupası’ndan sonra Carlos, Brezilya futbolunun London olimpiyatlarında uluslarından biri haline geldi.
2002 Dünya Kupası, Brezilya futbol tarihinde beşinci zaferdir ve Roberto Carlos, bu zaferdeki önemli bir rol oynamıştır. Hem defansif anlamda, hem de hücuma getirdiği katkılarla takımını zafere götüren Carlos, turnuva süresince harikalar yaratmıştır. Dünya Kupası zaferi takımların ya da Özerk Oyun tarihinin en büyük başarılarından biri oldu Carlos için.
Bu Dünya Kupası zaferinin ötesinde, Roberto Carlos’un millî takım kariyerinde Copa América gibi önemli zaferler ve FIFA Konfederasyonlar Kupası zirvede yer almaktadır. Brezilya millî takımmla kazandığı bu zaferler, Carlos’un ne kadar başarılı bir futbolcu olduğunu göstermektedir. Copa America zaferi, onun futbol kariyerinde önemli kilometre taşlarından biridir. Böylelikle, sahada sergilediği süper performans, kariyerinin en parlak anlarının biridir.
Teknik Direktörlük Kariyeri
Roberto Carlos, teknik direktörlük kariyerine Futbolculuk kariyeri bitirdikten sonra başladı. Futbolculuk kariyerindeki başarısı ve lider ruhundaki liderlik onun teknik direktör olarak da yapıcı olmuş işaret ediyordu. Carlos’un futbolculuk yıllarında kazandığı tecrübeler bu sürece başlamasında da ona yardımcı olmuş bir şekilde kalede kullandı. Kendisi antrenörlük deneyimlerinde başarıdan başarı sağladı. İlk başladığı zamanlarda, özellikle Türkiye ve Hindistan üzerinde çalışmaları dikkat çeken oldu.
Carlos’un futbol oynadığı zamanlarda sergilediği agresif ve hücuma yönelik futbol tarzı, teknik direktörlük kariyerine de yansımış oldu. Takım arkadaşlarıyla olan ilişkisi oyun futbolcuları için onun saha içinde motive esinledi. Bu hem bir futbolcu hem de antrenör yapmak Carlos’un başarılı olmasını sağladı. Türkiye ve Hindistan’da farklı takımlarla çalışırken, teknik direktörlük kariyerine yavaş yavaş yön vermeye başladı. Bu deneyimi Sürdüğü ilk süre Türkiye’de.
Roberto Carlos, teknik direktörlük kariyerine Türkiye’de başladı. 2013 yılında ilk olarak Sivasspor’un başına geçen Carlos kendisi burada teknik direktörlük yeteneklerini sergileme fırsatı buldu. Sivasspor’daki döneminde, takımın oyun stilini geliştirdi ve futbolcuları etkili bir şekilde yönetmekle dikkat çekti. Sivasspor’da teknik direktör olarak başarılı olmasından dolayı Türk futbol kamuoyu tarafından büyük bir ilgiyle izlendi. Roberto Carlos, tuttu Sivasspor’un performansını mümkün olduğu oranda yukarı taşıdı. Türk futbolseverler için bir lider ve aynı zamanda başarılı bir teknik direktör olarak konuk edildi.
Sivasspor’dan sonra 2015 yılında Akhisar Belediyespor’un başına geçen Carlos, burada benzer bir etki yarattı. Akhisar Belediyespor’da kısa bir süre görev yapsa da, takımın performansını pozitif yönde etkilemeyi başardı. Bu teknik direktörün kariyerinin erken dönemlerinde gösterdiği performans onun bu alanda ne kadar yetenekli olduğunu da göstermiş oldu. Antrenör kariyerinde önemli aşamalardan biri olan Sivasspor ve Akhisar Belediyespor deneyimleri, Carlos için çok şey ifade ediyor.
Carlos’un teknik direktörlük kariyerinde bir diğer önem kaynağı, Hindistan’da yaşandı. 2015 yılında çıkısı Pune’lu Hint Süper Ligi futbol takımlarından Delhi Dynamos’un başına geçen Carlos’un, o süre boyunca hem futbolcu olar hem de teknik direktör olarak görev yaptı. Ünü Hindistan futbolunda da yaymaya devameden Carlos, Delhi Dynamos’da geçirdi. Delhi Dynamos göre, Ceferi, Hindistan futbol “yerel” degil. Bu deneyim onun teknik direktörlük kariyerine uluslararası bir boyut getirdi.
Carlos’ın Hindistan’daki çeşitli deneyimlerde antrenman yapimi, kariyerinin farklı bir dönemi oldu. Takımın kendi performansını yükseltişi ve yeteneği saha dışında futbolculara nasıl yaklaşacağını, hem bir futbolcu hem de antrenör olarak onun başarılı olmasını sağladı. Hindistan’da geçirdiği süre ile, uluslararası bir teknik adam ve futbol efsanesi olarak tanınan Carlos, bu aradadı.
Roberto Carlos’un Oynama Stili
Roberto Carlos, futbol kariyerinde sergilediği oynama tarzıyla sadece bir efsane haline gelmişti. O, sadece defans oyuncusu değil, hücum yapabilen tam bir futbolcuydu. Özel hızı, dayanıklılığı vuruşlarıyla dünya futbolunda onun oyun tarzının temel bileşenleriydi. Carlos’un oynama tarzındaki en dikkate değer özellik ulusal kategorilerEpileca’lık üzeridir. Sert vuruşları ve çok yetenekli atışları, dünya futbolu sahnesindeki anlardan biri olarak vardı.
Roberto Carlos adını duyduğunuzda aklınıza ilk gelen şeylerden biri serbest vuruşlardaki üstün performansıdır. Özellikle 1997’de Fransa’ya karşı attığı frikik golü, futbol tarihinde unutulmaz anlardan biri olarak kabul edilir. Carlos, frikiklerde o, sahada kalecilere karşı kesin falso hızla top vererek onları çaresiz bırakıyordu. Onun frikikleri, sadece sert ve isabetli olarak değil, aynı zamanda bakıldığında izleyici için de büyük zevk verir istedi.
Carlos, futbol kariyeri boyunca frikiklerle defalarca gol kaydetti; bu nedenle dünyanın en iyi futbolcuları arasında yer aldı. Roberto Carlos’un oyun stilinin bir başka özelliği de hızıydı. Sahada inanılmaz bir hızla ilerleyebilen Carlos zamanda defansif ve ofansif rolünde etkin bir şekilde yer alabiliyordu. Dayanıklılığı sayesinde maç boyunca önde bir yüksek tempoda oynayabilen Carlos izleyicilerin takdirini kazanmıştı. Ozellikle solda bir futbolcu olarak oynayan bir futbolcu iken onun hücuma katkıları veya savunmada sağlam duruşu, ne kadar komple bir oyuncu olduğunu göstermiştir.
Başarıları ve Ödülleri
Milli futbolcu, Roberto Carlos’un kariyerindeki en büyük başarılarından biri, Real Madrid forması giydiği yıllarda geldi.
Bunu şu anki Real Madrid’de oynadığı yıllar boyunca, birçok kez La Liga şampiyonluğu ve UEFA Kupası formları kazanıldığında.şeklinde parafragle edebiliriz Onun için Şampiyonlar Ligi zaferleri özellikle kalbine işlemiş birer yaşam anlamıydı. Real Madrid takım formaları içinde kazandığı bu şampiyonluklar ona Kulüp tarihinde adı altın harflerle yazdırdı.
Son olarak; Millî takım kariyerinde de büyük başarılara imza atan Roberto Carlos, 2002 yılında Brezilya millî takımıyla FIFA Dünya Kupası’nı kazandı. Bu zafer, onun millî takım kariyerindeki en büyük başarı olarak nitelendirilirken; ayrıca kendisi Copa América ve FIFA Konfederasyonlar Kupası gibi önemli turnuvalarda da şampiyonluklar yaşadı.
Elança bornorak 2. futbol turnerinde de brulay andra deliddi roberto carlos Carlos, futbol kariyeri boyunca birçok ulusal ödül aldı.
Özellikle serbest vuruşlardaki akıl üstü yeteneği, defansif oyunu mücadele kapasitesi ve sahadaki liderlik vasıfları ona dünyaca ünlü oyununun saygın ve itibarlı oyuncularından biri olma amiyetini kazandırdılar. Carlos, kariyeri boyunca birçok kez yılın futbolcusu ödüllerine aday önermesi aldı ve böylece kendi adına birçok kez onurla taçlandırıldı.
Roberto Carlos’un Hayatı ve Kariyer Sonrası
Roberto Carlos her şeyden önce bir aile adamıdır. Aile Bağlantılarına Sağladığı Değerler; Ailesi ile mutlu bir yuva kuran Carlos, futbol kariyerini tamamlayıp ailesiyle sakin bir hayat sürmeye karar verdi.
Ailesiyle Brezilya’daki evinde zaman geçiren Carlos, zaten futbolculuk döneminde ailesine bağlılığı ile ünlüydü. Carlos’un ailesine karşı özverili tavrı bu durumu nedenlendirmektedir. Oğulları Atienza ve Marcelo da böyle.
Kariyeri bittikten sonra Roberto Carlos, Real Madrid’in uluslararası elçisi olarak göreve başladı ve kulübü için pek çok önemli etkinlikte yer aldı. Real Madrid’in efsane oyunculardan biri olan Carlos, kulübün dünya genelinde temsilcisi olarak futbol dünyasında aktif bir rol devam etmekte.
Bu yönü de bilinmemekte olan Carlos’un futbol kariyer boyunca bilinmeyen birçok yönü bulunmaktadır. Özellikle saha dışındaki insanların yanlışları ve taraftarlarla güçlü iletişimi de onun dünya futbolundaki etkisini daha da artırdı. Carlos’un futbol hayatında bu tür olaylar medyada genellikle gözden kaçmaz.
Roberto Carlos Hakkında İlginç Bilgiler
Carolus’un futbol kariyeri hakkında bildiğimiz bir şey var: O hiç bir terimde görülmeyen oynar. In particular, dan off sauzyc, He world soccer game has a journal rapport with friends and friends alike, empathy which refined his ironic influence Medyada da sıkça yer alan Carlos, futbolculuğu elden bırakmasından sonraki yaşamındaki ayrıntılarla da bir hayli dikkat çekti.
Futbol sahasındaki başarısının yanı sıra medya dünyasında sıkça karşılaşılan bir isim olan Roberto Carlos.Ozellikle saha içindeki liderliği ve saha dışında samimi kişiliğiyle öne çıkan Carlos, futbol dünyasında saygın bir figür olarak anılmaya devam ediyor.Facebook ve Twitter’ da soru yağan Roberto Carlos, kendi taraftarı adeta bir kaleyle donanmış inglebir hala hücum uman bir lider olarak futbol dünyasında o güçlü.Adamın sosyal medya hesaplarından futbolseverlerle etkileşime girerken, futbol sevdasına yönelik bir ilgi oluşumu hem daha uzun süre devam edebiliyor. Bu güçlü ilişkisi nedeniyle taraftarları Carlos’u dünya futbolunda o kadar sevildi.